Kara Keşiş - Anton Çehov - Kitap Yorumu

 Yaşamın insana verebileceği o önemsiz ya da son derece sıradan nimetler karşılığında ne kadar fazla şey alıp götürdüğünü düşünüyordu...

Tıp benim nikahlı karım edebiyat ise metresim diyen bir isim Anton Çehov her ikisinden de vazgeçmeden kısacık hayatını sürdürmüş. Kısa öykü alanında dünyanın en büyük yazarları arasında olan bu ustanın Altıncı Koğuş ve Üç Yıl öykülerini okumuştum şimdi sıra Kara Keşiş 'te...

Felsefe doktoru Korvin'in aile dostunun köydeki devasa çiftliğine olan ziyareti, bu dostun Tanya adındaki kızı ile ilişkisi ve çiftlikte karşılaştığı ' Kara Keşiş ' ile sohbetlerini anlatan bir öykü bu. Kimdir Kara Keşiş diyecek olursanız 1000 yıl önce doğuda görülen bir serap. Bu seraptan seraplar doğmuş ve keşiş dünyayı gezmiş efsaneye göre de tam o günlerde ortaya çıkması gerekmekteymiş. 

Kahramanımız Korvin bir akşam üzeri bahçede gezerken kapkara giyinmiş, kır saçlı, kara kaşlı , çıplak ayaklı bu keşişle karşılaşır ve sohbete başlar.   Bu karşılaşmalar ve sohbetler arttıkça çevresindeki herkes bunun delilik olduğunu düşünür ve Korvin'in güzel hayatı alt üst olur

Öykümüzün temeli Kara Keşiş'in konuşmaları aslında  'akıllıysanız sürüden ayrılmayın ' ironik öğüdü   sanırım en can alıcı noktası kitabın.

Diğer iki öyküye göre daha mı az sevdim veya daha mı az anladım bilemiyorum ama bir kez daha Çehov okumak hayatına bir kez daha göz atmak ve

'Hikaye ile ilgili olmayan her şeyi kaldırın. Eğer ilk bölümde duvarda asılı bir tüfek varsa ikinci yada üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır. Ateşlenmeyecekse duvara asılmamalıdır ' sözüne bir kez daha gülümsemek hoşuma gitti. Keşke bu sözü günümüz yazarları hiç unutmasa...

Sevgiler,

Sevim