Fosforlu Cevriye - Suat Derviş - Kitap Yorumu
Karakolda Ayna Var...
Başlığı bile müzikle okuduğunuzu duyuyorum sanki hepimizin kulaklarında olan bir şarkı, hatta Türkan Şoray'ın saçlarını savurduğu meyhane sahneleri de gözümüzün önünde mutlaka.
Bu yıl için Suat Derviş'ten iki kitap almıştım listeme Fosforlu Cevriye bunlardan biri değildi, ancak yazarın hayatını okuyunca en sevdiği kitaplardan biri olduğunu öğrendim bu nedenle yazarla tanışma kitabım oldu nam-ı değer Fosforlu.
Kitaptan önce biraz yazardan bahsetmek istiyorum, pek çoğumuz tanımıyoruz çünkü bu muhteşem kadını. Suat Derviş İstanbullu aristokrat bir ailenin iki kızından biri. Ailesi Hatice Suat ismini koysa da Suat erkek adı denilerek kayıtlara Hatice Saadet olarak geçer. Berlin'e konservatuvar okumaya gider ama ailesinden gizli Edebiyat Fakültesine kaydolur. Avrupa'ya muhabir olarak giden ilk kadın olmasının yanı sıra Basın Sendikasının kurucuları arasında yer alır. Aristokrat bir aileden gelse de işçi sınıfının yanında yer alır, o yıllarda adı konmamış olan feminizm öncüleri arasında yer alır.
Nazım Hikmet'in aşık olduğu bir kadındır o, hatta 'Gölgesi' şiirini kendisi için yazmıştır Nazım
Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını
Bir kere eğemedim bu kadının başını...
Şimdi gelelim Fosforlu Cevriye'ye ; 1944 te tefrika edilmiş ancak 1968 de romanlaştırılmıştır. Bir sokak kadınıdır . ötekileştirilmiş, güzelliği dillere destan ama 'delikanlı' kızdır. Bütün Galata simsiyah saçları gece ışıkta parladığı için 'Fosforlu' olarak tanır onu. Bir annesi olduğuna bile ihtimal vermeyen "belki ben yıldızlardan düşmüşümdür" der
Cevriye.
Roman sürgüne gönderildiği Bolu'dan kaçmasıyla başlar ancak roman bundan öncesini konu alır. Sık sık geri gidişler ile öğreniriz ki kara sevdalıdır Cevriye . Adını bile bilmediği bir kaçağa, bir idam mahkumuna. Roman boyu iki aşığının kavuşup kavuşamayacağını uzun boylu, sarı kıvırcık saçlı , yeşil gözlü bu kaçağın kim olduğunu öğrenmek için okuruz aslında. Ama öyle karakterler tanırız ki hepsi o kadar canlıdır ki meyhanlerde biz de gezeriz Fosforlu ile
Edebiyat çevrelerinin bir kısmı bu kaçağın Nazım olduğunu bir kısmı ise son eşi Reşat Fuat Bey olduğunu ve Suat Derviş'in Fosforlu Cevriye şarkısını dinlerken bu romanı yazdığını söylerlermiş.
Roman boyunca en çok hayret ettiğim şey böylesine aristokrat bir ailede doğan konservatuvar okuyan bir kadının nasıl bu kadar sokak jargonuna hakim olabildiğiydi. Filmi izlediğim için Cevriye'nin konuştuğu yerleri Türkan Şoray'ın filmdeki ses tonuyla okudum.
'Üzerinden zaman geçmiş olduğu halde , hala bugün bu adamla kendi aralarındaki münasebetin onun tarafında nasıl telakki ettiğini bilemiyordu.' romanın en temel cümlelerinden biridir çünkü Cevriye' ne olursa olsun hatta haşa bir kul Allah'ı nasıl karşılık beklemeden seviyorsa öyle sevmiştir ' bu kaçağı.
Çok severek, çok keyif alarak okudum ben mutlaka okuyun
Sevgiler,
Sevim
12 Yorumlar
Çok güzel bir yazı olmuş bu. Ben de eski yazarları seviyorum bu aralar.
YanıtlaSilgenç yazar ben de az okurum ayıp ediyorum belki ama mutlu olmuyorum okuyunca ne yapayım :)
SilDemek Fosforlu Cevriye filmi de kitaptan uyarlamaymış :)
YanıtlaSilYanı filmle kitap aynı olmasa da uyarlanmis:)
SilBu değeri verilmeyen kadın yazarımızın yazdığı kitapla, çevrilen filmlerin maalesef hiç alakası yok. Kitap çok daha özgün, çok daha farklı bir karakteri anlatıyor. Teşekkürler bu çalışmanız için. :)
YanıtlaSilFilmlerle ilgili böyle bir acaiplik var ne yazık ki
SilFosforlu Cevriye denilince benim alıma önce filmi geliyor. Türk sinemasında bir klasik. Hikayesi de çok hoşmuş. Kitapların arka planlarını bilerek okuyunca kitaplar daha unutulmaz oluyor.
YanıtlaSilBu sene önce yazarın hayatini araştırıp sonra okuyorum Sulecim daha iyi oluyor
Siliyi anlatmışsın kitap ta bence çok güzeel, suat derviş de çok iyiii :)
YanıtlaSilBu sene 2 tane daha okucam listemde var
SilSuat Derviş'i bende çok seviyorum ama bir kitabını okuyabildim daha. Devam edeceğim de bakalım ne zaman. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilBu sene ben de daha çok okumak istiyorum
YanıtlaSil