Archibald - 4 3 2 1 


Bir yazar düşünün yedi yılını verip bir kitap yazıyor, çevirmeni tam dokuz ayda çeviriyor ve öyle bir kitap ortaya çıkıyor ki okurken sizi sarsıyor, düşündürüyor ve bilgilerinizi ciddi olarak tazeliyor.

 80 lerden beri Amerika'da yıldızlaşmaya başlayan bir yazar Auster, mesaj kaygısı taşımıyor,sizi boğmuyor, yormuyor, asla ben bilirimcilik yapmıyor kitaplarında,  şu ana kadar sanırım dokuz kitabını okudum, hiç birinde ders verir bir ifadeye rastlamadım, siz eğer yazardan bir şey almak istiyorsanız alıyorsunuz o sizi zorlamıyor. 




Gelelim 4 3 2 1 e... Çevirmeni - ki benim tartışmasız en sevdiğim en saygı duyduğum çevirmen kendisi - Seçkin Selvi'nin bir ifadesi var bu kitap ile ilgili diyor ki ' bu kitapta keşke şöyle olsaydı yok, acaba böyle olsaydı var'. 

Durum gerçekten tam olarak ta öyle, Archibald Feguson'un nam-ı değer Archie 'nin aynı anne babadan aynı şehirde doğup hayatında farklı yol ayrımları olsa nasıl olurdu acaba sorusuna cevap arıyor. Doğumundan üniversiteyi bitirmeye kadar olan zamanını anlatıyor.

4 3 2 1 i  okumak çok kolay değil baştan söyleyeyim. Çünkü yol ayrımlarının devamları arasında yüz elli, iki yüz sayfa gibi aralıklar var, bu sebeple ilk bölümlerde mutlaka not almak ve sakin bir kafayla kitabı okumak  gerekiyor.

 Dikkatli bir okur olmama rağmen çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. O birer ikişer satırlık notlarım olmasaydı sanırım kitabı anlayamazdım. İlk iki bölümde ciddi bir bocalama yaşayınca not almam gerektiğini anladım.

1920 lerde başlayan kitap ,Kennedy nin seçilmesi, vurulması, Vietnam savaşı, öğrenci olaylarını öyle bir anlatıyor ki, Amerika 'nın geçmişine bakmamızı sağlıyor. Her farklı hayatta farklı bakış açıklarıyla tanıştırıyor bizi Archie. Ayrıca muhteşem bir okunacak kitaplar, izlenecek filmler ve dinlenmesi gereken sanat şaheserleri listesi sunuyor. Bunları not almak bile ayrı keyifti.

Archie'ler ile öyle uzun zaman geçiriyorsunuz ki, artık arkadaşınız gibi oluyorlar, başına bir şey geldiğinde üzülüyorsunuz, diğeri ne yapacak acaba diye düşünüyorsunuz.

Auster'in  4 3 2 1 de kendi hayatından çok büyük kesitler taşıdığı söyleniyor. Okunan okullar, kitabın içinde Paris'te geçen bölümleri de  düşününce bence de bu çok doğru.

Okuyup bitirdiğiniz zaman muhteşem bir eser olduğunu anlıyorsunuz, yazar harikulade bir şey yazmış ama altmış yıllık çevirmen Seçkin Selvi'de muhteşem bir eseri bizlerin okumasını sağlamış. Bir kaç çeviri eleştirisi okudum ama hiç katılmıyorum yayıncı Can Öz'ün de tabiriyle ' fıstık gibi' bir kitap ortaya çıkmış 

Kitabın son sayfasında ise kitabın adını neden böyle seçtiğini açıklıyor yazar . Ve tek kelime ile iyi ki diyorsunuz bu bin yüz yirmi yedi sayfayı 4 3 2 1 i okudum. Teşekkürler Auster bu şölen için, teşekkürler Seçkin Selvi bu çeviri için ve teşekkürler Can Öz bu kitabı yayınladığınız için.

Mutlaka Auster okuyun mutlaka
Sevgiler
Sevim