Güz Şarkısı - Peride Celal - Kitap Yorumu
Kapkara bir yürektir inanmayan insan...
Şubat ayında, Deli Aşk ile tanımıştım Peride Celal'i. Okuma listemde bir kitabı daha vardı Güz Şarkısı. Bir süredir hem liste dışı okumalar yaptığım için hem de Peride Celal'i okurken çok sevdiğim için elime aldım bu romanı. Sanıyorum baskısı olmayan kitaplardan, internet sitelerinde tükendi olarak gözüküyor hep, ben Nilüfer Belediyesi Akkılıç Kütüphanesinden ödünç alarak okudum.
Kitabı almadan evvel bir kaç blog arkadaşımda yorumunu okudum, çok da olumlu değildi yorumlar bakalım ben de aynı şeyi mi hissedeceğim merakı ile başladım işin doğrusu.
Güz Şarkısı ; Nuriye Selen'in romanı. 42/43 yaşlarında diplomat Nihat bey ile evli. Ali ve Fatoş'un annesi. Sık sık çocuklarıyla çatışma yaşasa da onları çok pek çok seviyor. Yine çocuklarının bazı isteklerini babalarına iletmek üzere gemiyle Venedik'e eşinin yanına gitmek üzere İstanbul'dan hareket ediyor.
Gemide asla hayal edemeyeceği bir şey oluyor uzun yıllar önce aşık olduğu ama kendisini istemediğini düşündüğü oyun yazarı Sahir Kırtay ile karşılaşıyor. Artık olgun -yaşlı demeyi kondurmak istemiyorlar kendilerine - olan bu iki insan 4 gün süren bu yolculukta geçmişi deşiyorlar, Nuriye hanım ise en çok kendi içiyle dertleşiyor.
Bu yolculuk onların küllenen aşklarını alevlendirip, alevlendiremeyecekleri sorgusunda ve 1960 lar Türkiye'sinin siyasi çalkantılarında geçiyor. Gemideki diğer yolcular en çok bu siyasi iklimin sorgulayıcıları.
Nuriye hanım kendini sorgularken, yıllar önce nerede yanlış yaptığını bulmaya anlamaya çabalarken aynı yanlışları tekrar ediyor bazen, kendi önceliklerini yok sayıyor, Sahir Kırtay ise o yılları ve ayrılış nedenlerini itiraf ediyor kendi penceresinden.
Güz Şarkısı kitabı, diğer blog arkadaşlarımın da yazdığı gibi biraz ağır ilerliyor, siyasi çekişmeler o kadar uzun anlatılmış ki, bunların lafta kalışlarını elli yıl sonra okumak biraz yordu beni. Çünkü fark ettim ki hiç bir şey değişmemiş, hiç kimse karşısındakini anlamıyor, hatta dinlemiyor. Her iki görüşte inatla kendi haklılığını savunuyor ve bu elli yıldır süren siyasi iklim kimseye fayda etmiyor.
Nuriye Selen'in kendi hesaplaşmalarını okurken ise büyük keyif aldım. Kendim ile ilgili sorgulamalar yaptım, tutup tutamayacağımı bildiğim kararlar aldım ilişkilere dair.
Deli Aşk kadar hayran olmasam da Türk kadının yazdığı romanlara saygım sonsuz. O yüzden bile okunmayı hakkediyor bence
Sevgiler
Sevim
14 Yorumlar
Türk kadın yazarları çok az bence de okunmayı hak ediyorlar. Bunu da listeme ekleyeyim...
YanıtlaSilKadınlar kadınların değerini bilecek ki erkeklere de öğretebilsin değil mi?
SilKonusu güzelmiş. Birçok hemcinsimizin gönüllü olarak yaptığı ya da yapmak zorunda kaldığı üzere "kendi önceliklerini yok sayan" bir kadın karakteri okumak hepimize birşeyler öğretebilir. Çok teşekkürler :))
YanıtlaSilÖğrenelim de yapmayalım.... Önce ben demeyi bilmek gerek
SilOkumadığım bir eser ama aklımda olsun.Kişinin kendini ve geçmişini sorgulaması zaman zaman gerekli diye düşünüyorum.Teşekkür ederim bizi bu güzel kitapla tanıştırdığın için😊💕
YanıtlaSilSorgulama sonuçlarına da bir uyabilsek
SilGüzel bir konu, bende alayım listeye..
YanıtlaSilUmarım sahaflardan bulursunuz
SilBu kitaptan bir kaç not yazmıştım kendime, tutmasam da her sorgulamalarımda mutlaka o satırlar gelir gözümün önüne,kitabı unutsam da onları unutmuyorum. Ve iyi ki kütüphanelerimiz var, böyle kitaplara ulaşmak çok zor çünkü.
YanıtlaSilEvet bu konuda gerçekten şanslıyım Nilüfer Belediyesinin kütüphaneleri oldukça doyurucu...
SilBen bu defa aldığım kararlara uyacağım Zeynep cim
nefis bir yazar ivit yaa. üç yirmidört saat ve kurtlar okuduydum bunu okumadım, aklımda olsuun :)
YanıtlaSilO zaman önce Deli Aşk oku
SilTürk kadın yazar okumak istiyorsan Zeynep Kaçar'dan Kabuk'u okumalısın. Yazarın ilk romanı ve çok başarılı. Biz Kitap Ağacı Adana olarak okuduk ve çok sevdik.
YanıtlaSilAaa hiç duymadım çok teşekkür ederim yarın internetten alayım
Sil