Dünyanın Hiç Bir Nüzheti Yalan Söylememelidir


1930 yılında ilk baskısını yapan bu roman Peyami Safa'nın en fazla basılan ve sevilen eseri...  Filme de alınan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kısacık sayfalarında  derin psikolojik çözümlemeler yapıyor.

 Ortaokul ve lise yıllarında okumamıştım ben, klasik romanlara olan büyük sevgim nedeniyle bir kaç saatte okudum bugün...

Bittiği zaman ' Aaa keşke bitmeseydi, şöyle şöyle olsaydı' gibi sonlar ürettim kendi içimde.

Çok canlı betimlemeler ve çok sade bir anlatımı olan bir roman ayrıca ben hiç bilmiyordum ama yazarın otobiyografisiymiş bir nevi anı kitabı aslında...




15 yaşındaki roman kahramanımız 7 yaşından bu yana bacağındaki kemik veremi hastalığı ile uğraşmaktadır, defalarca hastaneye yatmış, ameliyatlar olmuş ama bir türlü iyileşmemiştir. Ağrıları artık çok zorladığı için son günlerde daha sık hastaneye gitmektedir. Annesi ile tek başına yaşadığı kenar mahallede ki küçük evinden bir kaç günlüğüne Erenköy'de yaşayan Paşa'nın evine hava değişimine gider. Paşanın tek kızı Nüzhet'e aşıktır ve bunu kendine bile itiraf edememektedir. Nüzhet 19 yaşında, neşeli , canlı , hep gülen bir kızdır . Doktor Ragıp ; Nüzhet'e taliptir bir kaç ay içinde evlenmeyi istemektedir.

15 yaşında hasta, fakir bir gencin yaşadığı o bunalımlar, hastalardan başka hiç kimsenin kendini anlayamayacağı hissini o kadar o kadar iyi anlatmış ki Peyami Safa okurken kendinizi kahramanın yerine koymamak mümkün olmuyor. 

Kendisi de kolundaki kemik veremi hastalığı ile çok acı çektiği için Dokuzuncu Hariciye Koğuşu yazarın anı defteri olarak kabul ediliyor. 

Hastalar, hastaneler, ameliyathaneler, acıma mı sevme mi çözülemeyen karşı taraf hisleri, fakirlik, yalnızlık , doktorlar, ilaç kokusu tüm bu tasvirlerle muhteşem bir eser bence

Çok geç okuduğum için üzgünüm

Hala okumadıysanız hemen bir kitapçıya gidin....

Sevgiler
Sevim

Altını Çizdiklerim
*******************
Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile : Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır.

Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz ; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.


4 Yorumlar

  1. Kitabı okumuştum, tekrar sizin yazınızı okuyunca üstünden geçmiş oldum. Gerçekten okumayı sevenlerin okuması gereken bir eser.

    YanıtlaSil
  2. Her okuduğumda, o çocukla birlikte dizimde ağrı hissettiğim bir kitaptır, "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu". En sevdiğim Peyami Safa romanı. Bu kitabı hatırlattığınız için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızız eserini okumak istiyorum ben de

      Sil