Beni Ben Yapan Aşklarıma 

Uzun bir Pazar yürüyüşü sonrasında, kitapçı rafları arasında dolaşıyordum dün. Çağdaş Türk Edebiyatı raflarında ' Murat Güloğlu' adını görünce 'aaa , roman mı yazmış ' dedim. Uzun yıllar hafta sonu sabahları, son bir haftadır da hafta içi güne başladığım isim kendisi.

 Haber sunan asık suratlı olur, mimik kullanmaz , her zaman takım elbiselidir, tabularını yıkan izlemekten çok keyif aldığım bir kişi . 2014 Kasım da yayınlanan romanını görünce 'acaba alsam mı ' diye düşünürken kitabın ithaf cümlesini gördüm ' Beni Ben Yapan Aşklarıma' ... Aşkla büyüdüğünü, değiştiğini ve hatta değişebileceğini kabul eden bir erkeğin yazdığı romanın keyifle okunacağına bu cümle ile karar verdim. (Malum erkekler böyle itiraflarda pek bulunmazlar ya)



Benim Adım Günah, üç yüz yirmi sayfa civarında bir roman. Çok kolay okunabilen, akıcı bir üsluba sahip ve çok dürüstçe yazılmış. Bir günde okuyup kapağını kapattığım da sarsıldığımı söylemeliyim. Çok etkilendim ve kendimi de çok sorguladım okurken.

Roman kahramanı Selim, kırklı yaşlara yaklaşmış,  bir yazar. Yakışıklı ve aynadaki yansımadan mutlu. Bunu kullanmaktan da keyif alıyor. Kadınlar konusunda ise takıntısız ve özgüvenli. Bir gece, bir ev partisinde çok genç ve çok güzel Leyla ile tanışıyor. O akşam birlikte olduğu bu kıza tutuluyor tutulmasına da kafası geçmiş günahları ile öylesine dolu ki; bir kaç gün kaçmak istiyor günahlar şehri İstanbul' dan,  İlk gençlik yıllarının geçtiği o Ege kasabasına. ertesi sabah ilk uçakla gidiyor, hava alanında bagaj kuyruğunda onu müthiş bir sürpriz bekliyor. Ortaokul aşkı Özlem... Yıllar geçmiş Selim' in şakaklarında kırlar oluşurken, Özlem çok güzel bir kadın olmuştur. Aklında Leyla ile kasabaya giden Selim' in Özlem' e karşı hissettiği tutku , günahlarından arınmak isterken onu daha büyük günahlara çekiyor. Peki ya Özlem o ne hissediyor bu eski aşka ?

Romanın beni çok etkilediğini söyledim en başta, konusu ve  çarpıcı sonu da etkiledi tabi ama en çok Selim. Selim' in içindeki o şefkate ihtiyaç duyan çocuk. Tutku kadar dostluğu arayan o genç adam. Güzellik kadar güzel gülüşe , şen kahkahaya tutkun o erkek... Selim' in ağladığı pek çok yerde neredeyse ağlayacaktım bende.

Murat Güloğlu ; ne kadar Selim' dir bilmiyorum ama erkekleri ve kadınları çok iyi analiz ederek, çok iyi anlayarak yazmış romanını. Erkeklerin gece bardaki eğlence anlayışını öyle dürüstçe anlatmış ki kızamadım mesela... Ama en çok kadınların hayatlarına bir erkeği dahil ederken ki beklentileri, hepimizin içinde o gizli tuttuğumuz sığınma ihtiyacını, güçlü kadın görünüşümüzün altında yatan bir omuza yaslanma ihtiyacını okurken içim titredi. Selim' in yalnızlığı, annesiz çocuk adam olmanın zorluğu bununla başa çıkarken bocalaması ve zaman zaman kaybolması çok etkileciydi.

Uzun zaman sonra kendi yaşlarımda bir yazarı okurken bu kadar etkilendim. Son zamanlarda okuduğun romanlarda hissettiğim 'ben kişisel gelişime dair bütün kitapları okudum, yaşam koçu oldum ve şimdi bunları her satırda size de vereceğim ' tarzı bu romanda  hiç olmadığı için, insanların defolarını bu kadar açık ortaya koyduğu için, hatalarını kabullendiği için ve bunları yazmaktan da korkmadığı için etkilendim Murat Güloğlu' nun kaleminden.

Sabahların güne merhaba dediğiniz , kendi deyimiyle ' evinizin uzun oğlunun son derece başarılı bir yazar olduğunu görmek için okuyun derim ben...

Sevgiler
Sevim...

Altını Çizdiklerim
**********************

*Kadınları kadın değil de insan olarak görmeye başladığım andan itibaren sırtımdaki kamburu bir kenara attım.

*Ahh bu seçenekler yok mu, seçenekler! İşte hep bunlar yüzünden mutsuzuz.

*Zaman geçse de unutulmadı bir gülümseyişte ki yara, bir kavgada yumruk, bir sarılmadan koku, bir öpüşteki utangaçlık.

*Yendiği de yenildiği de kendisiydi aslında ve her insanın zaman zaman kendisine karşı bu tür mağlubiyet almasını son derece sağlıklı buluyordu.




0 Yorumlar