Benim aşktan yana tek bildiğim ızdırap verdiğidir...


Ustam ve Ben ; Elif Şafak'ın 2013 yılında İngilizce olarak yazdığı romanı.. 470 sayfa.. Mor kapağı, kapağın üzerinde Sinan'ın eserleri ile süslü fili ile çok cezbedici. Okuduğum 3. Elif Şafak romanı oldu. Diğer iki romana göre dikkatimi çeken en önemli nokta cümlelerin çok kısa olması sebebiyle daha kolay okunabilir olması İngilizce aslından çeviri olduğu için bu çevirmenin tercihimi yoksa Elif Şafak'ın tercihimi  bilmiyorum ama ben çok daha fazla beğendim bu şekli.






Kitap; Kanuni, Selim ve 3. Murad zamanlarına tanıklık ediyor. Kanuni zamanında Osmanlı'nın en şaşaalı zamanıdır, sarayın bahçesinde birbirinden renkli farklı, değişik hayvanlar vardır, bir gün bu saraya Hint şahının hediyesi beyaz fil Çota ile onun bakıcısı Cihan gelirler.

Saraydaki herkes Çota' ya hayran kalır, Cihan saray bahçesinde Mihrimah ile tanışır, ilk gördüğü an ona aşık olur ve Çota'nın saraya geliş hikayesi masal gibi anlatır ona ancak bir gün Hürrem'in gazabıyla Çota ve Cihan kendilerini harp meydanında bulurlar; çok zorlu geçen bugünler Cihan için bir dönüm noktasıdır.Çünkü Mimar Sinan ile bu savaş meydanında çalışıp onun çıraklarından biri olur.. Davut, Yusuf, Nikola ve Cihan ustalarının ölümüne değin hep yan yana , hem rakip, bir yoldaş olurlar birbirlerine.

Yıllar boyunca Süleymaniye Cami, Mihrimah Sultan Cami, Selmiye Cami ve rasathane  gibi muhteşem eserlere hep birlikte imza  atarlar.





Davut ile birlikte Roma' ya gidip Michalengelo ile bile tanışırlar..

Bu üç padişahın isteği üzerine bir çok yere muhteşem eser bırakan Sinan ve çıraklarının yaşadıkları, Sadrazam Sokullu, Mihrimah'ın kocası sevilmeyen Rüstem Paşa , bilime meraklı Copernic hayranı Takiyeddin ve hem filbaz hem çırak olan Cihan'ın gölgede kalmış karşılıksız aşkı var bu romanda.

Kendi adıma çok beğendiğimi söylemem lazım, ben mimarlığın yada inşaat yapmanın aslında meslekten çok ciddi bir sanat olduğuna inanırım hep, burada da ömrünün son gününe kadar çalışan Sinan'la bunu bir kez daha anladım.

Geçtiği zamanı da çok güzel anlatmış, sık sık keşke o dönemde yaşamış olabilseydim bile dedim..

Yazar romanın sonunda bir masal tadında bazı tarihi gerçeklerin tarihlerinde değişiklik yaptım diye belirttiği için, hatalı olan yerler beni hiç rahatsız etmedi. Hikaye çok sürükleyici bir tatla anlatılmış, tam durağanlaşıyor, inşaat yapımının detaylarında mesela ama o an öyle bir olay oluyor ki; - inşaata suikast gibi - devamını öğrenebilmek için kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.

Hem çok güzel bilgiler alıyorsunuz, hemde altını çizecek çok fazla yer buluyorsunuz.. Osmanlı sarayına pencere açmak, büyük sanatçı Sinan'ı biraz daha tanımak, onun çalışkanlığından ve öğrenme aşkından feyz almak, masal tadında kaybolmak için okunması gerekli bir kitap...

Sinan'ın evinin ayrıntıları, Felak suresinin detaylı anlamı, sarayın ulağını eve mutlaka sağ ayakla alan kahya kadın ve Sinan'ın bitmek bilmeyen öğrenme aşkı, çalışkanlığı dikkatimi çeken noktalar oldu Ustam ve Ben de


Altını Çizdiklerim
*Etten kemikten yapılma suratları unutup,nefesten müteşekkil kelimeleri hatırlamak ne garip

*Keşke geçmişe bakıp diyebilsem ki ;öğrenmeye sevdalandığım kadar sevmeyi de öğrendim şu hayatta..


*Nedendir açılıvermemiz birdenbire hiç tanımadığımız bir insana? Nedendir dile getirmemiz daha evvel kimselere söylemediklerimizi, başkasına değil de tek ona.. Kalbimizi gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemizin sebebi nedir ?


*Hayatımızın bir haritası varsa şayet, yollarda değil yol ayrımlarında çizilmekte. İki şey arasında tercih yaptığımız o kısa kısacık anlarda.


*Aşk gibiydi okumak da.. Neden nasıl müptelası olduğunu bilen zaten gayet iyi bilirdi; bilmeyene de anlatamazdın bir türlü


*Ehl-i hüner üç kaynaktan beslenirdi; kitaplar, insanlar, yollar


*İster köle ister vezir, ister Müslüman ister kafir, gördüğün her insana hürmet etmelisin. Unutma ki dilencinin bile bir sarayı var 


*Aslında seçmediğimiz tercihler,sapmadığımız yollardı hayatlarımızı çizen


Sevgiler..

NOT: Selimiye cami fotoğrafı için m_abaci34 e teşekkür ederim.

6 Yorumlar

  1. Teşekkür ederim, ellerinize sağlık. Kitap yorumuna biraz daha ekleme yapabilirsiniz bence. Altını çizdiğiniz cümleler gerçekten de altı çizilesi cümleler...
    Japonya'da okuma oranı yılda kişi başı 25 kitap. Bizde ise 10 yılda bir kitap. Okuma oranımızı yükselten herkese saygı duyuyorum.
    Selimiye fotoğrafımı paylaştığınız için de ayrıca teşekkür ederim.
    İyi okumalar.Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim hem fotoğraf için hem yorumunuz için.. OKUMAK ZORUNDAYIZ bence de

      Sil
    2. Ben teşekkür ederim hem fotoğraf için hem yorumunuz için.. OKUMAK ZORUNDAYIZ bence de

      Sil
  2. Nasıl da en can alıcı yerlerini bulup bu kadar güzel sunabiliyorsun😌harika
    kalemine ,düşüne , düşüncene sağlık

    YanıtlaSil
  3. hımms bunu okumadıms. ilk bikaç şafak romanını okumuştumduuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazı tarzını seviyorum Elif Şafak'ın uzun uzun cümleler birbirinin içine girmiş çözmeye uğraşıyorum

      Sil