Demokrasi, biraz demokrasiyi hak etmiş olanların işi olmalı...


Anı kitabı çok başka bir şey, insanın kendi anılarını objektif kalarak yazabilmesi yıllar sonra . Bu yüzden de okuması da bir başka oluyor.

Şu an yazımı okuyan herkes sayısını bile bilmediği sayıda izledi Hababam Sınıfı'nı... Pek çok yerde oyuncularla özdeş olsa da bu muhteşem, harikulade eserin yaratıcısı Rıfat Ilgaz.






İşte bu büyük ustayı, 1980-1981 yılları arası yaşadıklarını anlattığı Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra kitabını okuyana kadar hiç tanımadığımı fark ettim.

İlk edebiyat çalışmalarını şiirle yapan Ilgaz , 1944 yılında yazdığı Sınıf adlı şiiri dolaysıyla 6 ay hapis yatmış ve çok severek yaptığı öğretmenlikten men edilince gazetecilik yapmaya başlamış. Ve buna paralel, öyküler oyunlar ve romanlar gelmiş. 1957 yılında da efsane Hababam Sınıfı  doğmuş. 

1974 yılında emekli olunca memleketi Cide'ye yerleşmiş, doğasını anlata anlata bitiremiyor yazar. Hala öyle mi bilmiyorum ama çok merak ettim doğrusu. 1980 e kadar genel olarak çok büyük bir sorun yaşamazken bir sabah evin karşısındaki duvarda 'Rıfat Ilgaz bu apartmandan çıkarılmazsa apartman 31 Ağustos gecesi taranacaktır.' yazısı ile karşılaşmış.

1981 de yılında ise yaşadığı gözaltı ve sanatoryum günlerini de anlatıyor usta bu kitabında ülkenin çalkantılı durumundan en çok etkilenenler arasında olmuş. 

Kitapta benim en çok ilgimi çeken ve en çok üzüldüğüm yerlerden biri de Hababam Sınıfı ile ilgili anlattıkları, romanın filme alınırken yasak olmasa rağmen nasıl değiştirildiği, ana fikirden uzaklaşıldığı... Mesela ; Hababam Sınıfı, romanında öğrenciler kimsesiz öksüz çocuklarmış yani Mahmut Hoca'nın velileri sınıfa doldurup azarladığı bir sahne hiç olmamış. Kel Mahmut'u ben yarattım şeklinde bir imaj çizen Münir Özkul'a ise çok kızgın Rıfat Ilgaz.

Dört yüz küsur sayfalık romanın bir iki oyuncusunun Hababam Sınıfı'nı biz yazdık demesi yada demeye getirmesi oldukça kalbini kırmış Rıfat Ilgaz'ın .

Atatürk'ün sağlığında öğretmen olmuş, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğretmenlik yapmış böylesine büyük bir yazarın tam yetmiş yaşında gözaltına alınması da başka içler acısı bir durum...

Anıları okumayı seviyoruz diyen arkadaşlarım için bulunmaz bir fırsat . Bir kaç saatte bir ustanın hayatının bir kısmına şahit olmak çok keyifli

Okuyun bence..

Sevgiler
Sevim