Nasıl Okuyorum ?


Bu defa bir kitap yorumu değil, kitapları nasıl yorumladığımı anlatan ve sizin fikrinize ihtiyaç duyan bir okur olarak buradayım.

Blogumun düzenli takipçileri, benim bir edebiyat sever olduğumu biliyor artık, yılda seksen ile yüz kitap arasında okumaya çalışan, günlük yetmiş sayfadan az okursam üzüntü duyan bir okurum ve genel olarak roman sevdalısıyım. Roman dışında biyografi ve anı kitabı seviyorum, başka hayatları dinlemekten, öğrenmekten keyif alıyorum.



Kitap seçimi yaptığımda , yada kitabımı okumaya başlamadan önce tanıdığım blog arkadaşlarıma yada güvendiğim bir kaç instagram kitap dostumun yazısına bakıyorum. Onların fikrini öğrenmiş oluyorum.  Bitirdiğim zaman ise pek çok yorumu okumaya çalışıyorum, özellikle gazetelerin kitap sayfalarına yazan editörlerin.

İşte çoğu zaman kendimi çok garip hissetmeme neden oluyor bu  gazete eklerindeki yazılar, yada bizim mahalleden olmayan bazı blog yazıları. Allah Allah diyorum ben başka bir kitap mu okudum acaba ? Pek çok kişi satır aralarında verilen gizli mesajlardan bahsediyor, yazar  kahramanı babası ile konuşturuyor gözüküyor ama aslında burada konuştuğu devlet idaresi diyor, çeşitli semboller ve anlamlar bulup çıkartıyor. Pek çok yazıda zaten birbirinin birebir aynısı oluyor. 

Ben romanı okuyorum ve sadece romanı düşünüyorum,  o kahramanlar ile yaşıyorum onlar gibi düşünüyorum, onlarla mutlu oluyorum, üzülüyorum satır arası yada semboller bulamıyorum. -esasen aramıyorum da - 

Bir roman için yazar burada Kafkaesk bir şekilde yazmış diyorlar mesela, ben araştırmaya başlıyorum bu nedir, nasıl anlamışlar diye , sonrada neden ben anlayamadım falan diyorum. Ben okuyunca ne hissettiysem onu yazmaya çalışlıyorum, yada internette çok farklı bir bilgi bulduysam onu paylaşıyorum.

Gerçekten fikrinizi almak için soruyorum, kitap meraklısı arkadaşlarım, siz her romanda bir satır arası, gizli bir mesaj buluyor musunuz ? Okur okumaz o romanı ama burada Kafka gibi, Dostoyevski gibi yazmış diyebiliyor musunuz bir başka yazar için.

Ben bulamadığım ve doğal olarak böyle bir şeyi sizinle paylaşamadığım için yazılarım çok mu yavan oluyor acaba? 

Yorumlarınızı bekliyorum
Sevgiler
Sevim....

*** Şahane kütüphane fotoğrafı www.dunyabizim.com ***

43 Yorumlar

  1. Ben kitap okurken çoğu zaman akışa kapılıyorum. Aklımda ve ruhumda bıraktığı iz, anlam, çağrışım neyse onu öylece algılıyor ve okumaya devam ediyorum. Cümlelerin içinden derin anlamalar, manalar çıkarmaya çalışmıyorum. Eğer öyle yapıyorsam şifre çözmeye çalışan bir kriptolog gibi hissederim. Duygudan uzaklaşır, orjinal metne, aslında hiç de öyle kast edilmeyen farklı anlamalar yükleyebilirim. Eğer yeni bir üslup ya da akım peşinde değilse yazarın, okuyucu tarafından öncelikle doğru bir şekilde anlaşılır olmayı tercih edeceğini düşünüyorum ben. Yazara da zarar verebilecek olan bu durumu çok normal karşıladığımı söyleyemeyeceğim. Kendini farklı bir yere koymak isteyen eleştirmenlerin başvurduğu bir yol olabilir belki. Özetle SevKoz’um ben senin anlatımlarını, analizlerini çok samimi, makul, mantıklı buluyorum. Eleştirmen yazarın samimi anlatımına zarar vermeyeceği gibi okuyucu da manüpüle etmemeli. Tıpkı senin de yapmaya çalıştığın şekilde. Sevgilerimle :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay teşekkür ederim gerçekten bazılarını okuyunca bende sorun var herhalde dedim mutlu oldum

      Sil
  2. Kitap okurken zor bağlanırım bağlandım mı da bırakamam sonuna kadar. Kişisel gelişim polisiye en sevdiklerim ama öyle bilindik agatha kitapları değil.Ahmet ümit mesela güzeldir severim..romanlarda da basit ayşe fatmalı hikayeleri sevmem çok dram olmayacak, zaten hayatımız olmuş dram birde romanda çekemem onu, azcık içimi okşasın romantik tatlı dram olsun sonu mikemmel bitsin isterim. O yüzdende bir kitabı almadan önce ölesiye araştırırım kim ne demiş benim için okuyucu yorumları önemlidir.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet ümit her daim favorimdir... Ama işte nerdeyse sonunu söyleyen yorumculara dikkat etmek gerek

      Sil
  3. Her roman kişinin zevkine göre değişir. ben beğenirim siz beğenmezsiniz. Ben çok zaman çok araştırmadan benim zevkime hitap ediyorsa alır okurum. Beğendiklerim de oluyor, beğenmediklerim de. ama çoğu kitabımı beğeniyorum. Çok az sayıda kitabı yarım bırakmışımdır. Bazıları sırf edebi eserler okurken, bazıları sadece aşk romanı okur. Ben her türü dener okurum ve yorumumu ona göre yazarım. Çoğu bir kitabın geneli yine bence kötü değildir. Mutlaka içinde bir kaç şey sizi etkiler. Yorum yazarken de buna çok dikkat ederim. Umarım ifade etmişimdir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmek yada beğenmemek en doğru ifâde şekli tabiki ama romanın için de gizli mesajlar aramak bana uygun gelmiyor sadece

      Sil
  4. 35 yıldan bu yana kütüphaneye gidiyorum,kendi kütüphanemi kuralı ancak on yıl kadar oldu;dönüp arkama baktım bir arpa boyu yol gitmişim...Evet bir sürü yazar,şair,filozof öne çıktı;onları baş köşeye koydum;tıpkı sinema yönetmenleri,oyuncuları gibi...Tama olarak nedir aradığım onu bir türlü bilemedim;her daim amatör bir eğlence inancı içinde,faydalı öğretileri,gösterileri ruhumla alkışlarken dahi arayışlarım farklı yazar,oyuncu yönetmen tanıma isteğim hiç durulmadı...İlk etap da hemen aklıma gelen yazar Kazancakis,Yönetmen; Angelepoulos,film Çingeneler Zamanı,Sonsuzluk ve Bir Gün ve Vergilius'un Ölümünü anlatan kitap;görünen o ki,insan evrenin öz evladı olarak genişlemeye,doymamaya ve her öğretiden sonra ne az şey bildiğini anlamaya başlıyor:)) Kim bilir kaç romanı elime alıp da,algım,anlayışım,ihtiyacımla buluşmadı diye okumadan tekrar kütüphaneye iade etmişimdir;bu artık sıradan bir şey oldu;bu yüzden hep üç tane alırım:)) Ne çok şey konuştum;neler dedim;geriye dönüp bakmadım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kütüphaneden 2 şer alırım:)

      Sil
    2. Angelepoulos'un filmlerine atıf yapılması ilgimi çekti. Sabırlı izleyicilere hitap et ekle birlikte, filmlerindeki temanın yanında müzikleride harikadır.

      Sil
  5. bende öyle satır arası mesaj var mı, işte şurada yazar ne demek istedi, falan diye okuyamam kitapları.Okurkn hayalimde canlanır, kaptırır giderim:) Hoşlanmadığım şeyleri de okumam zaten. Sana katılıyorum.

    YanıtlaSil
  6. Çok derin bir konuyu açmışsınız. Öyle bir yorum ile anlatılamaz. Ama kısaca şöyle bir şey. Bir yazarın yazdığı kitap var. Bir de okurun okuduğu kitap. Bir de farklı okurların okuduğu kitap. Yazar bir şey anlatır, her bir okur kendi aleminde bazen de kapasitesinde farklı anlamlandırır kitabı. Hiçbirisi hiçbir zaman birbiri ile yüzde yüz örtüşmez. Kitabın ne anlattığı aslında sizin ne anladığınızdır. Tabii başkaları da başka şeyler anlayabilir, yorumlayabilir. Yazar da kalkıp ben tamamen farklı bir şey demeye çalıştım diyebilir. Ondan sorun değil. Önemli olan okurun ne anladığı ama ideal okur yazarın da anlatmaya çalıştığını anlamayı başarmış olandır. Bu konuda Umberto Eco'nun Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti kitabını tavsiye ederim. Kısa bir özetini yapmıştım bloğumda aynı zamanda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa bakayım sizden önce teşekkür ederim

      Sil
  7. Okuduğum bir kitapta, yazarın, geçmişte kimi ya da neyi kastettiğini, satır aralarında gizli olan, alta yatan mesajlarını keşfetmeye fazla emek harcaman. Çünkü bu biraz teknik bir donanımı gerektirdiği için benim haddim değil. Bunlarında birçoğu keşfedilmiş ve söylediğiniz gibi birçok yerde de tekrarlanmış şeyler oluyor zaten. Bunları da gerekirse internet üzerinden okur haberdar olurum.
    Ben, bir kitabı okur, beğendiğim yerleri parantezler içine alır gerekirse notlar düşerim. Okuduğum bir kitabın, şu an ve gelecekte kendi yaşamın ve gördüklerim açısından bir karşılığı var mı diye düşünür ve durup beklerim. Okuduğum bir kitap, belli bir süre sonra yaşadığımız bir anın, gördüğümüz bir olayın üzerine gelip kendini hatırlatırsa o zaman klavyenin başına geçerim. Hissettiklerimi, bende uyandırdığı çağrışımı yazabilmeyi, aktarmayı başarabilirsem eğer mutlu olurum. Bu aktarımın da zaten kişisel deneyimlerden çıktığı için kesinlikle öncesinde tekrarı olmaz. Sonra olursa bu başka.
    Benim roman ve hikaye okuma usulüm de bu şekilde…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En doğrusu işte oneml8 olan size ne hissettirdiği kesinlikle katılıyorum

      Sil
  8. Kitap okurken akışına kapılırım. O dünyaya girerim. Bir an önce de bitirmek isterim. Bırakamam.. Sonra da rüyadan uyanır gibi uyanırım kitaptan. Kitap hayattır..

    YanıtlaSil
  9. Ben bu kadar detaylı düşünmüyorum açıkçası okuduğum bir kitabı ( naçizane ) yorumlamaya çalışırken,okuduklarım bana ne hissettiriyorsa benim özgün ifadelerim oluyor yazdıklarım..Bir kitap herkeste farklı hisler bırakır bence,kelimelere dökülenler de o hisler olmalı...

    YanıtlaSil
  10. Satır arası okumak okuyabilmek çok önemli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki satır arası yoksa yazarın hiç öyle bir niyeti yoksa:)))) ben buna takılıyorum işte

      Sil
  11. Yazıların her zaman güzel. Böyle devam yazmaya 👍

    YanıtlaSil
  12. Kitap okuma tarzına yönelik düşündüren bir yazı olmuş. Ben de yanına notlar alıp çizerek okumak isterdim daha doğrusu tekrar okusam bir kitabı ''hımm burda böyle düşünmüşüm o zaman'' demek için isterdim. Ama benim okuduğum kitapları görenler hiç okunmamış sanır ne katlarım ne bükerim ne de çizerim :D Atatürk'ün okuduğu kitaplar bölümünü görünce öyle okumak istemiştim not alarak ama ben biraz üşengecim sanırım 😊😂 olaya kaptırıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben çok çizer yıldızlar not alır post it yapıştırırım :)

      Sil
  13. Sanırım yazardan yazara değişir. Ama ben de özellikle yazar "bu cümlede acaba başka bir şey mi kastetmiş?" diye düşünmedim hiç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o zaman özelliği kaçıyor sanki bana öyle geliyor

      Sil
  14. Kitap bana ne hissettiriyorsa onu paylaşıyorum. Yazarın kimolduğu, ne yaptığı falan gibi bilgileri paylaşmıyorum, hepsi internette var zaten. Daha da önemlisi ben okuduğum kitapları kendim için, unutmamak için paylaşıyorum. O yüzden araştırmakla bulunacak şeylerden ziyade bana ne hissettirdiği daha önemli benim için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. unutmama meselesine kesinlikle katılıyorum bende unutmuyorum böylece okuduklarımı

      Sil
  15. heeey bak şimdiii, bu derin bir konuuuu. burda sen de haklısın, o okuduğun kitap eleştirileri dee. okuma tarzında bir yanlışlık yok yaniii. ama tabii duygusal okuyorsuun. bizim türk toplumu böyleee. roman, kitap, keyif için okunur zaten, bir de bişeler öğrenmek için. ancak, o eleştiriler de doğru ve haklı. yanii, bir romanı okuyunca, o romanda kafkaesk, bilinçakışı, varoluşçu, post-modern, epistomolojik, böyle izler bulabilirsin tabii. genelde yazılan döneme göre akımlar oluyor. bak şimdii, bunun için, bunu anlamak için, bunu öğrenmek için, başka bir tür kitaplar okuman da lazıım. onları okursan kitaplara bakış açın da kitap okuma tarzın da değişir inan bana.

    YanıtlaSil
  16. şimdi bak, bunun için, okumak ve çalışmak için yanii, kitap okumayı çalışmak için yanii, araştırma, inceleme, deneme kitapları var. bu konuda. nette bir incele. örneğin bazı kitaplar var. kitap nasıl okunur gibi, isimleri olan, alberto manguel'in var mesela, kitap okumakla ilgili başka kitaplar da var. bunun için biraz kurgu roman okumayı bırakıp bu kitapları okuyabilirsin. kitap nasıl okunur, yazı nasıl yazılır, şiir nasıl okunur, gibi kitaplar. bunları yazanlar genelde edebiyatçılar. örneğin, bak birkaç tanesi. emin özdemir, terry eagleton. bir de kuramlar var. edebiyat kuramları. eleştirel gerçekçilik gibi. yapısalcılık gibi. kitapçılara gidince, eleştiri, inceleme, araştırma bölümlerinde bunları bulabilirsin. bir de bak mesela, kitap eleştirisi kitapları al bak. bikaç tane öğütleyebilirim. memet fuat, fethi naci, nurullah ataç, semih gümüş, füsün akatlı. bu yazarların hepsi önemli. bunların kitaplarını okursan bak kitap okumak, edebiyat hakkındaki düşüncelerin çok değişir kii. iki türlü okumak var. duygusal bir de tarafsız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deepcigim dediğim de hakli olabilirsin ama biz kitabı keyif almak için okuyan fanileriz, yada ben öyleyim. Kitabı okuduğum zaman her satırda yazar burada ne denek istedi böyle dedi ama böyle demek istemedi mi acaba diye okursam o zaman keyif nerede? :)))) kafayı yerim gibi geliyor sanki öyle okursam

      Sil
    2. peki peki yaniii. öyle her satırda bir arama olmuyor yaa. bak yine de bikaç kitap eleştirisi kitabı oku. bak altta sölediklerimden. yani şu var baaak. yazar neden yazmış, neyi anlatmış, bunun için yaa. bazen okuduğumuz roman bizim anladığımzdan öyle farklı oluyor kii. bütün romanı okuyoruz bitiyor ama roman düşündüğümüzden farklı bir konu işlemiş olabiliyooo. tabisideee keyif için okuyoruz. bak yine deee, bikaç tane eleştiri kitabı oku nolur yaaa. kurguyu bırakıp azcık eleştiri, deneme oku, bak o zaman okuduğun birçok yazarı hiç beğenmeyeceksin :) hepimiz için böyle bu yaa yaniii :)

      Sil
  17. şimdi baksana, john freeman, terry eagleton, bunlara bir bak yani. ayrıca, atilla özkırımlı, mina urgan bir de. hasan öztürk (kurmaca ve gerçeklik), semih gümüş (roman kitabı), fethi naci (roman ve yaşam), memet fuat (roman eleştirileri), berna moran (edebiyat kuramları ve eleştiri), leo lowenthal (edebiyat, popüler kültür ve toplum), füsün akatlı nın edebiyat, roman, yazı kitapları, selim ileri (sevdiğim romanlar kılavuzu). heey bunlardan okursun belkii. bak çok değişecek kiii kitap okuma keyfiiin :)

    YanıtlaSil
  18. oluyo bak kitaplarda dediğin. babasıyla konuşan aslında devletle konuşuyo, yani ne bileyim, bir kızla konuşuyo kahraman ama o kız bir meleki temsil ediyor gibi, mesela bak, deniz demek toplum demek. bir romanda adam denize giriyorsa örneğin, topluma karışıyor, demek oluyor gibii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pekii sana güvenip bir tane seçeceğim bu isim verdiklerinden, en azından fikir edineceğim ama konu ilgimi çekerse diğerlerini de alırım...

      Sil
    2. ay keyifli bi tane seç o zaman barii. selim ilerinin kitabı, fethi naci, memet fuat, bunlardan başla barik :) fethi naci, yüzyılın yüz romanı gibi, selim ileri, sevdiğim romanlar gibi :)

      Sil
  19. Romanların satır araları önemlidir. Deep güzel anlatmış zaten yukarıda. Romanda hiçbir şey boşa verilmez ve birtakım şeylerin temsil ettikleri değerler vardır. Light motive dediğimiz bir kavram vardır mesela. Diyelim ki bir romanda sürekli olarak bir obje vurgulanıyor, o objenin temsil ettiği bir değer vardır. Mehmet Rauf Eylül romanından örnek vereyim. Bu romanda Süreyya'nın kotrası, Suat'ın piyanosu var. Karakterler bunlarla zaman geçiriyor. Kotra, Süreyya ve Suat'ın evliliğinin kopmasına neden olan obje. Çünkü Süreyya hep kotrayla denize açılıyor ve eşiyle vakit geçirmiyor. Piyano Suat'ın avuntusu ve b,r süre sonra da Necip'le yakınlaşmalarına neden olacak obje. Orada Piyano aşkı temsil ediyor. Bunun gibi bazı şeyler yalnızca objelerle değil, karakterlerle, konuşmalarla falan da yapılır. Çenem çok düştü gideyim de dert koçluğuna geri döneyim ben. :):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa yok olur mu paylaşım için sordum bunu.. peki ya böyle değilse sevgili koçum...
      Ernest hemingway in yaşlı adam ve deniz için aynısı söylenmiş sembolize ettikleri değerler var denmiş, yazar asla böyle birşey yok yaşlı adam yaşlı adam deniz de bildiğiniz denız demiş.. yayınevinin sayfasında bu bilgi var..
      Yanı bir okur bu semboller var demiş sonra herkes bunları aramış olamaz mi? Ya yazarın bu sembollerden haberi bile yoksa:)))

      Sil
  20. Tabii bazen dediğin gibi de olabiliyor. İnsanlar eserlere bazı değerleri kendiliklerinden yükleyebiliyorlar. Ve bundan yazarın haberi bile olmayabiliyor. Bazen de sanatçılar eserlerine herkesin kendi değerini yüklemesini isterler. Bu romanlarda çok olur mu bilmiyorum ama şiirlerde daha çok olur. Ben bir şiir okurum onda toplumsal bir acıyı duyarım sen okuduğunda başka bir şey hissedersin mesela. Bunun için yazarlar yazdıkları eserler hakkında çok konuşmayabilirler bazen. Oraya herkes kendi anlamını yüklesin isterler. Fakat bazı eserler de vardır ki yukarıda anlattığım gibi yazar bazı sembolleri bilinçli olarak kullanır. Eserlere yazardan bağımsız olarak bazı değerleri yükleme işini edebiyat araştırmacıları yaparlar genellikle. Tez yazacağım diye kurcalarlar eserleri ve orasından burasından bazı anlamlar çıkarabilirler. Tabii bunları yazarın genel sanat anlayışı, eser sunduğu dönem bazında falan yaparlar ama bazen tamamen yazardan bağımsız bir şey ortaya çıkabiliyor. Bu konuda en güzel cevabı Ahmet Haşim vermiş. Bir sanat eserini incelemek, tabii o şiir anlamında söylüyor, sesi güzel olan bir bülbülü kesip, sesin nereden geldiğine bakmaktır diyor. Özellikle bu yüzden edebiyat dersindeki şiir tahlillerine çok karşıymış. Sen romanlardan bahsediyorsun burada ama sonuçta sanatçıların romanlarına da ondan bağımsız bazı anlamları yüklemek, aynen Ahmet Haşim'in dediğine çıkıyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayyy muhteşem sozmus çok beğendim..
      Iyi ki açmışım bu konuyu ne güzel konuştuk

      Sil
  21. Ben de sizin gibi satırları okurum, aralarını(!) değil. Ayrıca bu yaklaşımın, yazara haksızlık olabi,leceğini düşünürüm bahsettiğiniz tür yorumları okuduğumda. Ben sadece o kitabın önce yazarını araştırıyorum ve hangi ruh halinde olabileceğini düşünüyorum ister istemez ve öylece giriveriyorum satırların içine. Basit anlamaya çalışıyorum ve bundan daha çok keyif alıyorum. Zaten çok süslü satırlar okumayı da, aşırı betimlemeleri de sevmiyorum, konudan, ruhtan uzaklaşıyorum gibi geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle çünkü ben düz bir okurum edebiyat doktorası yapsam tamam ama romanın bende ne hissettirdiği onemli

      Sil