Bir Cinayet Gecesi


Seneler sürer her günüm
Yalnız gitmekten yorgunum
Zannetme sana dargınım
Ben gene sana vurgunum


En sevdiğim şarkılardandır benim. Böylesine etkili aşk şiirleri yazan bir şair, yazar romancı Sabahattin Ali... Geçtiğimiz yıl çok büyük tartışmalara sebep olan Kürk Mantolu Madonna romanında ki Maria Puder ve Raif Efendi de unutulmaz aşk kahramanlarıdır. Aşkı, acıyı, fakirliği çok açık bir dille anlatır. 41 yıl süren kısa yaşamında çok büyük eserler bırakmıştır bize...Bir süredir okumak isteyip okuyamadığım bir romandı Kuyucaklı Yusuf. 215 sayfalık bir roman,  şu an kullanılmayan kelimelerin bolluğu nedeniyle çok kolay okunamıyor. Arada sözlüğe baktırıyor.





Yağmurlu bir gecede Nazilli' nin Kuyucak köyünde daha 9 yaşındayken ana babasının ölümüne şahitlik eden Yusuf'u Nazilli' nin kaymakamı Selahattin bey evlat edinip; karısı Şahinde ve kızı Muazzez ile yaşadığı eve getirir. Bir süre sonra kaymakamın Edremit' e tayini çıkınca hayatlarını burada sürdürmeye başlarlar.

Bir bayram günü şenlik yerinde Muazzez' e sarkıntılık eden kasabanın zenginlerinden sarhoş Şakir'i döven Yusuf hayatının değiştiğinin farkında değildir. Şakir'in babası Hilmi bey kaymakamı önce kumarda borçlandırıp, sonra Muazzez'i oğluna ister

 Ertesi günü bakkalın oğlu Ali , Yusuf' un bu çaresiz durumdan kurtulması için kumar borcunu ödemeyi teklif eder. Ama bu defa da Yusuf ; Ali' ye Muazzez' i verme sözü verir.

Yusuf akşam eve gittiğinde Muazzez'e aslında çok aşık olduğunu fark eder,  üstelik bu aşkın karşılıksız olmadığının da öğrenir. İçini kaplayan sıkıntılar büyük bir felaketle dağılır; Şakir Ali' yi vurur.

Yusuf, paragöz annesinden korumak ve artık onun başkası ile evlenmesine dayanamaycağı için Muazzez' i kaçırır gizlice evlenirler. Kaymakamın baba yüreği evlatlarından ayrı kalmaya dayanamaz onları affeder ve Edremit' e geri dönerler.

Peki Şahinde rahat duracak mıdır? Yusuf artık huzurlu günlere kavuşmuş mudur?

1937 de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf , o güne kadar hep öykü yazan  Sabahattin Ali' niln ilk romanı... Taşradaki iktidar ilişkilerini , sınıfsal sorunları, meşrutiyetle gelen yeni düzeni anlatır. Bir yetimin , bir evlatlığın dramını aşkın içinde taşra hayatı ile anlattığı için 80 yıldır okunmakta sanırım. Yusuf' a acıma, kızma , onun için korkma duyguları ile okudum ben hep... Kendisine sunulan hayatın kıymetini bilememe, o umursamaz tavrı, onu evlat edinen adamın ise aldığı sorumluluğu hiç önemsemeyip Yusuf' u böyle başıboş bırakması ' bu kadar da olur mu' dedirtti.

Okursanız Yusuf'u kızarak sever, en çok Muazzez' e acırsınız bence..



Sevgiler
Sevim






0 Yorumlar